VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/166 (28.03.2024)      Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışmasının Tamamlanması Hakkında Duyuru (28.03.2024)      Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışmasının Uzaması Hakkında Duyuru (28.03.2024)      Yeni e-Beyan Sistemi Hakkında Duyuru (21.03.2024)      SGK Genel Yazı: 5510 Sayılı Kanunun 21 inci Maddesinin Beşinci Fıkrası Uygulaması (12.03.2024)      Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararı (E: 2023/4, K: 2023/6) (12.03.2024)      5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 89 uncu Maddesinin İkinci Fıkrasına Göre Uygulanan Gecikme Cezası Oranının Yeniden Belirlenmesine İlişkin Karar (Karar Sayısı: 8256) (12.03.2024)      Bazı Nace Kodlarında Güncelleme Yapıldı (07.03.2024)      Şubat Ayı SGK Bildiriminde Dikkat Edilecek Hususlar (07.03.2024)      Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (06.03.2024)     


Mahir Gencer
Bireysel Emeklilik Primlerinin Gider Kaydı/Ücret Gelirlerinden İndirimi Hakkında Açıklamalar
Mahir Gencer
Arge Harcamalarının Muhasebeleştirilmesi Hakkında Açıklama
Mahir Gencer
117 Nolu Tebliğ Kapsamında Katma Değer Vergisinde Tevkifat Hakkında Açıklamalar (II)
 


...» Vergi Barışı ile İlgili Açıklamalar (05.09.2022)

...» Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) 24.06.2022 tarih ve 10250 sayılı kararının uygulanmasına yönelik 07.07.2022 tarih ve 10265 sayılı kararı hakkında açıklamalar… (15.07.2022)

...» BDDK 24.06.2022 tarih ve 10250 sayılı kararı hakkında açıklamalar (06.07.2022)

...» Finansman Gider Kısıtlaması hakkında açıklamalar (17.05.2021)

...» 311 Sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği Kapsamında Binek Otolarında Gider Kısıtlaması Uygulaması (02.06.2020)

...» Binek Otomobil Giderleri Hakkında (13.12.2019)

...» Defter Tasdikleri Hakkında (21.12.2017)





 

 MUKTEZALAR
...» İflas eden bir şirketten olan alacağın şüpheli alacak olarak mı yoksa değersiz alacak olarak mı değerlendirileceği hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Usul Müdürlüğü

    

 

Sayı     : B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/323-12799                         09/04/2007*2775

 

Konu   : İflas eden bir şirketten olan alacağın şüpheli alacak olarak mı yoksa değersiz alacak olarak mı değerlendirileceği hk.

 

 

...............................

 

 

İlgi: 05/03/2007 tarihli dilekçeniz.

 

            İlgi dilekçenizde ……………….. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ……………. vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 424.100,83YTL alacağınız bulunan …………………………….. A.Ş.’nin 28/12/2006 tarihinde iflasına karar verildiği, alacağın, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olduğu, mal satımından kaynaklandığı, hasılat olarak kayıtlara intikal ettirildiği, alacak için alınan herhangi bir teminat bulunmadığı belirtilerek sözkonusu alacağın değersiz alacak olarak mı yoksa şüpheli alacak olarak mı değerlendirileceği hakkında görüş talep edilmektedir.

 

Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322. maddesinde; “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.

Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.

İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.”,

323. maddesinde ise; “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1.Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

2.Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;

şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir.”

Hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan İcra İflas Kanununun 184. maddesinde; “İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

            …”

193. maddesinde ise; “İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur.

İflas kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşer.

İflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı birinci fıkradaki takiplerden hiçbiri yapılamaz.

…”

Hükümleri yer almaktadır.

İflas ile birlikte münferit icra takipleri durur. İflasın açılmasından önce, müflis aleyhine başlamış olan takipler, iflasın açılmasıyla durur ve iflas kararının kesinleşmesiyle bu takipler düşer. Ayrıca iflasın tasfiyesi süresince müflise karşı yeni takip yapılamaz. Bu aşamadan sonra bütün alacaklılar alacaklarını iflas masasına yazdıracaklar ve iflas masasının tasfiyesi sonucunda alacaklarını tahsil edebileceklerdir.

Bu açıklamalara göre iflas halinde, şirketinizin borçluyu dava etmesi; icra yoluyla takip etmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.

Ancak sözkonusu alacağın iflas masasına kayıt ettirilmiş olması koşuluyla alacağın, icra safhasına intikal ettiğinin ve bunun sonucunda da şüpheli hale geldiğinin kabulü mümkün olup, şüpheli alacak karşılığının, alacağın iflas masasına kaydının yapıldığı yılda ayrılması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.